klima gazı sızıntıya göre birkaç saatte boşaltabilir. sızıntıya da gerek yok aslında zamanla bitebiliyor. dış ünitedeki borularda karlanma mevcutsa gaz bitmiştir.

sızıntıya neden olacak herhangi bir fiziksel müdahale olmadı, zaten aydınlatma boşluğunda duruyor motor. kimsenin teması olabilecek bir yer değil.

bu borular dış ünitenin içinde mi oluyor yoksa dışında mı? bir de klima çalışırken mi oluşuyor? ona göre kontrol edeyim.

dışında etrafı sarılmış bakır borular var. sızıntı olabilmesi için fiziksel müdaheleye gerek yok. zamanla korozyon oluşup çürüme yapabiliyor birleşim yerinde.

siz klimayı açtığınızda borularda bir süre sonra karlanma oluşuyorsa geçmiş olsun :)

az önce yarım saat çalıştırıp baktığımda herhangi bir karlanmaya rastlamadım. servis çağırmaktan başka çare yok herhalde.

tam olarak ne aradığınızı anlamadım, avrupa’da deprem alanında iş bulma imkanını mı soruyorsunuz yoksa deprem alanında avrupa’da çalışan akademisyen mi?

kanadada çalışma şartları belli. gerekli ielts puanı alıp diplomayı saydıracaksınız. puan sistemine göre sıraya gireceksiniz iş arayacaksınız belki bulursunuz. ab biraz daha kaotik

yurtdışında çalışmak için soruyorum.

mesaj attim geri donersen cevap verebilirim belki..

yönetmelikten yana bir sikintiniz olacagini sanmiyorum. temel olarak üc asagi bes yukari avrupa‘daki deprem yönetmelikleri türkiye‘den cok farkli degil.

asil ugrastiracak kisim calisma izni olur muhtemelen. orta avrupa‘da deprem alaninda fazla ilan cikmiyor genelde. isvicre ve italya‘da is olanaklari bulmaniz daha olasi. italya özellikle yigma yapilar konusunda cok iyi.

yalniz insaat sektörü nispeten lokal bir pazar oldugu icin ingilizceden ziyade gideceginiz ülkenin dilini bilmeniz gerekir.

daha spesifik sorulariniz varsa yazabilirsiniz.

bosyer varsa thy genelde onceki ucusa aktariyor ama tabi yurtdisi ucusta bosyer olmasi ihtimali zor ve onceden bunun garantisini alamazsin maalesef. havaalanina onceden gidip ucus zamani kontrol etmen lazim

çağrı merkeziyle konuştum, tabi açık açık çok yer olduğunu söylemediler ama anladığım kadarıyla uçuş çakılı değil. bir şansımı deneyeceğim. teşekkürler.

Modelden modele kalıplar fark ediyor maalesef. 2 tane Jack Wolfskin montum var biri S diğer XS. XS olanın S'ini denediğimde bol gelmişti.

Teşekkürler.

Uzun yolda megane daha rahat ettirir.

Konfor farkı da olur yol tutuşu farkı da olur. Dizel megane kiralayabilirsiniz. Ama şehir içi ise clio da olabilir

Tabii ki konfor farki var. Farkli segment araclar.

kamp yapacağız, istanbul'dan gelibolu'ya geçip oradan sahilden antalya'ya kadar. fiyat farkı çok fazla değil.

yakıt tüketimi çok fark eder mi peki?

Yakıt tüketimi farkı olur dizelde dahi ama çok fazla fark olmaz. Aradaki fark konfor güvenlik açısından her türlü değer.
Clio b sınıfı
Megane c sınıfı

Arada ciddi fark var.

Biri B biri C. EDC şanzımanlı olanı alın, Clio daha küçüktür ama az yakar. Lakin iç malzemesi iyi değildir. 2018 ve 2019 üst modeller için söylüyorum.

megane ve clio arasında konfor olarak pek bir fark yok. ikisine de 1 hafta arayla bindim ikisiyle de uzun yol yaptım. iki araç da yeni modeldi bu arada. konfor olarak da bence clio bir tık öndeydi megane çok basık geldi.

:)

@golgi aygıtı

Bence sen modelleri karıştırdın abi. Bazı 60 bin olan araba 100 bin olan arabadan daha konforlu demişsin. Meganın iç hacmi Clio dan en az %30 daha büyük. Malzeme kalitesi farklı. Biri b sınıfı biri c sınıfı.

@reanarchy

yok hocam şirket arabası ikisini de kullanıyorum istediğim zaman. yamulmuyorsam ikisi de 2017 veya 2018 model. genelde megane denk geliyo ama ben cliocuyum megane çok basık geliyor bana. aynı zamanda da ağır. hatta sizin için torpidodaki belgesine baktırdım. Touch 1.5 dCi 90 bg clio. megane da 90 beygirdi diye hatırlıyorum araba dışarda olduğu için bakamadılar belgesine. clio 124 bin liraymış megane da 150 lira galiba. bana kalırsa ikisi de çöp araba da clio'yla gittiğim 400 km'de megane ile yaptığım 250 km'den daha rahattım.

O kadar soğuk olmuyor. En çok batıda üşüyor insan deniz kenarı diye. Kiruna'ya kadar gittim düz cat botla. Kasma fazla. Eskisi kadar soğuk olmuyor diyor yerlileri.

Kiruna'ya gidecektim ben de, ama mevcut botlarım beni idare etmez.

abi en iyisi budur, bunu al diyemeyeceğim ama ben aşağıda linkini vereceğim emektarla ukrayna ve belarus'ta 2-3 kış geçirdim, toplam süre üç ay civarı. niye bunu almışım açıkçası bilmiyorum, hiç "kutupta giyilecek bot" havası da yok ama ben çok rahat etmiştim, bazen günün 8-9 saati kara bata çıka gidiyodum, sorun yaşamadım. aha şo,

www.decathlon.com.tr

-30'u bilmem ama -26'da test ettim onayladım, denendi %100 çalışıyor, gavur gibi bot.

bankalar bozuyor.

istanbul2daysanız ve yakındaysanız tahtakale dövizcileri de bozar. bankalar tabii ki bozar.

bariz batarya. bataryanın sızdırmazlık elemanları değiştirilebiliyor. bataryayı değiştirmeden önce bi içini açıp bunlara bakın. zaten hasarlıysa görülür, emin olursunuz.

Teşekkürler.

Efsanevi Evil Dead'de vardı diye hatırlıyorum bu ampul olayı.

www.imdb.com

edit: ahanda resim de buldum.
m5.paperblog.com

hocam efsane bir iş yaptın, eyvallah ne diyeyim! yıllardır bunu arıyordum.

Ahaha geçen benzer olay yaşadım... Ufak bir diyalog sonrası 3 saat kesiştim. Sonra konuşamadım kaldı öyle. Olur da o kızı bir daha görürsem ve müsait bir ortam olursa yanına gidip telefonunu istemeyen totoş olsun.

özgüven eksikliği

yazık olmuş, 4 sezondur maçlara gidiyorum böyle bir olay yaşamadım daha.

düşünmeyeceksin aga direk yapıcan düşündüğün zaman olaylar olmuyor

anasını satim üzüldüm lan

spontane/yüzsüz olmak lazım bu durumlarda. olmayınca da olmuyor işte.

Koşu yoluna bırakılmış topa dokunamamışsın. Özgüven lazım.

yorumlara bakılırsa, umut bulut'un maçın başında cömertçe harcadığı asist akla geliyor.

umut yine arasıra atıyor.. Benim durum iyice Pandev!

önce üzüldüm, sonra yorumları okuyup bastım kahkahayı. gülmem geçince tekrar üzüldüm. kendimi gördüm lan.

(dışarıya kapalı yazdığın için rahatça yanıtlıyorum)
abi sen değil miydin, daha bi'kaç ay önce gece vakti tanımadığın birine yardım etmek için saatlerce uğraşan. yol boyunca, bize ve kaç kişiye sürekli bilgi vermek için saatlerini harcayan, tanımadığımız birine önemli bir destekte bulunan. şu an seni iyi hissettirmek için yazmıyorum, tamamen öyle düşündüğüm için belirtiyorum: kesinlikle kendini önemsiz-amaçsız hissedemezsin.

bence hayatımızdaki amaçlar böyle çok sayıda detaydan oluşuyor. bu detaylarda iyi kalabilmek hayattaki güzel kısımlar. ama bahsettiğin belirsizliği hissetmek, bence şu an epey kişinin başına geliyor. bu aralar hem kendim, hem de yakın arkadaşlarımın benzer hallerde olması bir kısırdöngüye bizleri itiyor.

küçük güzel şeylerin olması, nefes alma boşlukları yaratıyor bize ki bence şu kadar kötü durum arasında bunların olduğunu, böyle insanların varlığını bilmek bile güzel. sözlük'ü yıllar önce bırakmıştım, sırf o gün iletişim kurabilmek için tekrar login oldum ve bi'kaç aydır sözlük ve duyuru'da aktif olmaya başladım tekrardan. evet, hayatın içinde olduğu gibi burada da her şeyin anlamsızlaştığı çok konu, entry var ama iletişimi yüksek tutmak, oran olarak düşük olsa da iyi şeylerle olan bağlantımızı daha kolaylaştırıyor. en azından iyi olan şeyler bir şekilde etrafımızda toplanıyor. evet, aynı şeyi tekrarlarsam: hayat böyle böyle nice detay ile anlam kazanıyor. (hafif dağınık bir entry olduysa, şimdiden affola).

durum oradan farklı. hayata devam etmemenin mantıklı olmadığını her zaman düşünürüm. o gün benim tek dayanağım bu olabilirdi, çünkü o arkadaştan çok daha fazla nedenim var aslında.

küçük detaylar haricinde beni mutlu eden bir şey yok, zaten mutlu olmak için bunlardan başka şeylere ihtiyacım da yok. ama gücümü tüketen hayatın genel çerçevesi. amacım ney ki? çok amaçsızmışım gibi geliyor, sevdiğim her şeyi yaparken bile amaçsız hissediyorsam sıkıntı büyükmüş gibi geliyor.

ayrıca o gece o kadar uğraşmamın bir nedeni de, belki de çocukluğumdan beri direğinden sürekli döndüğüm aşamaya gelmiş arkadaşla empati yapmamdı. her dakika o durumda kendimin olduğunu düşündüm. bugüne kadar hiç o son aşamaya gelmedim, geleceğimi de sanmam. her seferinde mantık mukayesesi aynı sonucu veriyor.
ayrıca fiziksel acı çekme ihtimali beni her şeyden caydırır. :)

hangimiz bu durumda değiliz ki hashus, çoğımuz ailemizin ceza olarak ders çalışmaya itmesi ile başlayan süreç, dayatmalı okuma yılları ve hiç de istemediğin bir meslekte, uğraşta ya da hayatta gözünü açıyorsun sonucu ise tatminden epey uzak, boşa çabaladığımızı gösteren sanki loop'a alınmış bir hayat. ama ne var biliyor musun yaşamak, yaşamın içinde olmak ufak detaylarda güzel. çişin geldiğinde işemek gibi, işten dönünce soğuk birayı lıkır lıkır içmek gibi, milli takım maçını bağıra bağıra izlemek gibi..

@thevalentinp
İşin kötü yanı da burada. Asker olmak istedim, denedim. Ayrılmak istedim, ayrıldım. Tazminatımı da kendim ödedim. İnşaat mühendisliğini, sırf deprem mühendisliğinde yüksek lisans yapmak için istedim, her ikisi de oldu.
Bu nereye kadar gidecek peki ben bunu anlamıyorum. Buraya kadar hep istediğim doğrultuda giderek ulaştım, neredeyse hiç destek de görmedim. Çok arkadaşım oldu ama hiçbirini çok yakınıma da sokmadım.

Karşıma çıkan şeyler yıldırmıypr beni, hep istediğim şeyleri, tamamen kendi çabamla yaparken bu kadar boşlukta hissetmek çok acayip yıldırıcı.

dm. @hashus link paylaştım.

survivor gibi yaşıyorsun resmen, kendi isteğiyle askerlik- olmadı ayrıl tazminatı kendin öde, inşaat mühendisliği üzerine deprem yükseği şu zamana kadar çok fazla uğraş vermişsin ve tükenmişlik daha nereye kadar varacak bu diyosun ama cevabını zaten vermişsin
"Bu nereye kadar gidecek peki ben bunu anlamıyorum. Buraya kadar hep istediğim doğrultuda giderek ulaştım, neredeyse hiç destek de görmedim. Çok arkadaşım oldu ama hiçbirini çok yakınıma da sokmadım."

ah be kardeşim keşke soksaydın da ekstra bir dayanağın olsaydı yanında, insanı çevresi geliştirir yetiştirir artık tek başına yaşadığın "wild life 'ı" bırakıp insan içine karışmayı düşünmelisin, düştüğünde seni silkeyelecek, kolundan tutup kaldıracak eş, dost, akraba kim varsa çevrende yanına almalısın. yeterince yormuşsun kendini. ha demiyorum ki herkesle ahbap ol ölç, biç tart işine gelenle beraber ol işine gelmeyene kapıyı göster. yalnızlık allah'a mahsustur be kardeşim.

@theval
Ben aksine eskisi kadar yalnız kalamadığımdan şikayetçiyim. Durum böyle olunca, aldığın kararların hesabını soran kimse olmuyor çevrende.
Şu an 26 yıllık hayatımda, bir insanı hıyarca kırmak dışında keşke dediğim hiçbir kararım yok. Hayatıma insanları sokup keşke diyeceğime, böyle devam etmek daha mantıklı geliyor. Başkaları da keşkeler konusunda böyle midir bilmiyorum ama bence hiç yoktan iyidir bu durum.

Nereye gideceğim bundan sonra, aha insanlara açılıyorum şu anda. :(

gecenin bir vakti tanımadığımız bir kişiye yardım etmek için debelendiğimiz o günü saymazsak, bir iletişimimiz olmadı seninle @hashus.
ama bu konuda ben de senin gibi düşünüyorum. ve hatta yıllar geçtikçe, etrafının kalabalığının artması çok fazla açıdan sorun olabiliyor. yine de keşke'siz yaşamak güzel bir keyif. sırf bu bile yeri geliyor, insanı mutlu edebiliyor.

biliyor musun bara gittiğimde hep o bar taburesinde oturan ve sadece barmenle konuşan yalnız ve cool adam olmak istedim ama beceremedim hiç bir zaman. tek bir girişimim oldu onda da bir arkadaşım gördü beni ve aaa olmaz öyle şey gel şuraya bizimkilerle kaynaş dedi aldı beni her ne kadar ben yalnız kalmak istiyorum birşey deniyorum dememe rağmen, gerçi çok fazla oturamazdım en fazla 1 saat dayanabilirdim sanırım yalnızlığa. demem o ki bunu becerebiliyorsan imrendiğim kısma giriyorsun ve maalesef teknoloji bizi bu yönde ilerletiyor 5 dakika telefona bakılmadan sohbet edilemez hale geldik, ister istemez bağımlıyız bu illete. sen teknolojinin 5 sene sonra yapacağı şeyi yapıp zaten kendin ayrılmışsın kalabalıklarda ki yalnızlık değil senin ki istemli bir geri çekilme. tamam hayatı kendi kararlarınla çek,çevir ama bir ağız dolusu kahkaha için arkadaşlarınla bir araya gel ve beraber olmanın tadını çıkar.

şimdi aklıma geldi geçenlerde okuduğum bir haberde, insanın ne kadar yalnızlaşacağından ve çin'de ki bir örnekten bahsediyordu. çin'de artık insanlar o kadar yanızlaşmış ki, parayla saatlik arkadaş kiralıyorlarmış, cinsel ihtiyaç için değil; bizzat derdini anlatmak, kafa şişirmek, sinemaya gitmek, sarılmak bilimum insana özgü ihtiyaçlar için, bu kadar soyutlamaya gerek yok kendini hayattan.

Malesef arkadaşlarla hiç ayrılamıyoruz ki. Sormadan planlar yapılyor, uygun olmayınca tripler atılıyor. Kimse de sormuyor bir ilin var mı diye. Olay şu, "ya cumartesi geleyim diyorum", e ben evi ayarladım, ödevi tezi programın ötesine attım, bir dr yorgun değilim, bir gelmen kalmış sanki. Sinir oluyorum.

Ve malesef her an neşeli gözüktüğüm, her şeyden mizah çıkardığım için, bir süre gülmeyince hemen neye moralimin bozulduğunu soruyorlar. Yahu 7/24 gülmek zorunda mıyım?
Sorunum bu değil, arkadaşlık değil hayatın gidişatı. İstediklerimi yaparken bile, yaptığım şeylerden emin olamıyorum.

Keşke hep yalnız olabilsem. Yalnız bara gidebilecek biri değilim, sosyal ortamlara yalnız giremem.

@kehanet
Sen alıyorsun beni. En kısa sürede şehir değiştirip tek başıma yaşamaya dönmem gerek.

bara yalnız gitmek/gidebilmek, tercih edilmiş yalnızlığın en keyifli noktalarından biri bence. biraz aşina olduğun bir bara haftaiçi (kısmen daha az insan varken) ve işçıkış saati (pub modu-bir bira içmelik) gitmek bence güzel bir ilk adım olur.

böylece, keşke yalnız olabilsem isteğini bir şekilde yerine getirebilirsin. hem kendinleyken daha rahat hissedersin, hem de başka bir gün arkadaşlarınla bara gittiğin zaman, mecburiyetten onlarla olmadığını bilip cidden onlarla vakit geçirmek istediğini düşünüp daha içten iletişim kurarsın.

arkadaşları tarafından çok sevilen bir tipsin ve her programlarında başrolde yer alıyorsun çoğu insanın isteyipte elde edemediği kıskandığı türden. ama arkadaşlarının senin bir işinin olduğunu düşünemediklerini, kendine ayırdığın ait bir zaman dilimine ortak olmalarından şikayetçisin. genel de bu durumlar kız-erkek ilişkilerinde meydana geliyor, bireyler sürekli beraber vakit geçirme, plan yapma eğilimine girdikleri ve kendi hobilerini, isteklerini gerçekleştiremedikçe de, beraber vakit geçirdikleri onca zaman değersizleşmeye, sıradanlaşmaya başlıyor. daha az zaman harcayıp bunu kaliteli planlı programlı hale sokmak gerekiyor bunu da arkadaşlarının bir kaç buluşma isteğini başka bir programım var diye reddedip, bir tık mesafeyi açmak onları özlemene ve artık programın var mı diye sormalarına sebep olacaktır diye düşünüyorum.

@kehanet, mantıklı ilk fırsatta deneyeceğim.

@thevalentino
Öyle vazgeçilmezlik gibi bir durum yok, yanlış yönlendirmeyeyim. Sıkıntım arkadaşlarda değil, hayattan bıktım, çok sevdiğim okuldan da bıktım.
Açıkçası severek yapacağım bir iş bile gelmiyor aklıma.

city life sinemaları olarak geçiyor orası, cinemaximum değil diye biliyorum ben.

karistirmis olabilirim ya haklısın suser.

ticketing.marsgate.com.tr

19

şimdi baktım cinemaximum imis

evet cinemaximum'a geçmiş, internet sitesi de citylifecinema.com idi, uçmuş.

Bu tür durumlarda biraz empati yapmak lazım. Hani öyle birkaç gün falan da değil yani. Güzel bir gün geçirmek istemişse akşam yorgun olacaktır. Bence rahat bırakmalısın.

açıkçası böyle bir durumda bilgi vermesini isterim ben karşı taraftan. öyle arkadaşımla mı takılayım, sana mı yazayım diye bir şey yok. gün içinde bir 5-10 dakikasını ayıramayacak kadar faal miymiş bu arkadaş?

sıkıntı var.

yok arkadaşıyla olduğunu biliyorum, fotoğraf falan çekmeye gittiler zaten. sıkıntım bana yeterince vakit ayırmamış olması.

olay çıkarmak çok saçma böyle bir durumda. tek bir kişiye odaklanmak istiyordur, artık teke tek buluşmalarda bile yarım saat telefonla uğraşan tiplerin türediği günümüzde bence sevgilinizin davranışı takdir edilesi. bir de daha önceden bu nedenle birçok kez tartıştıysanız artık yazası varsa da yazmak istemiyordur. üzerine gitmeyin.

o iş bitmiş. darlarsan ayrılacak darlamazsan da fuck with benefits takılacak. aşk böyle bişe değil. aşk kadını da erkeği de baştan aşağı değiştiriyor.

siz haklısınız ama bazen insanlar modunda olmuyor. ben sevgilimle iletişim halinde olmayı çok severim ama etrafımda arkadaşlarım varsa kafam biraz onlarla dolu olabilir, muhabbet tatlıdır mesela bölmek istemiyorumdur. böyle durumlar kırk yılda bir olursa okey, ama bikaç kez yaptıysa o iş yaş.
bi de tabi şu an meşgulse "canım şimdi şöyle şöyle meşgulum ama seni şu saatte arayacağım" diye bi arama güvencesi vermesi lazım kesinlikle. kendisini darlamıyoruz, arayacağı zamanı kendi belirlesin ama yeter ki o saatte arasın.

bu arada "ya telefonla oynamayı sevmiyom ben her dakka mesaj atamam sıkılıyom" diyen bi eski sevgilim vardi. bir dedi, iki dedi, üçüncüsünde diyemedi, eski oldu.
ilişki için özveri şart.

erkek değilse tabi ki gidebilir. ayrıca her mesaja anında cevap verme zorunluluğu olmasın bırakın da.

yakında ayrılacaksınız zaten. dedi dersin.

kızın yakın arkadaşının suçu yok da kabul ediyorsa yatmayı eğlenmiş olurlar işte. kafayı yiyeceğine yatsın, bu sefer almanyada kıskançlık krizi geçiren kız olur. dönünce de ismini orospuya çıkarırsın arkadaş çevresinde, hiçbir erkek ciddi olarak takılmak istemez kızla.

amacım intikam almak değil. hatta kızı hayatımda istemiyorum bile..msjlarda benden tam evlenelicek adamdı yazık oldu diye bahsetmiş. neydik ne olduk..ben daha çok histeri krizlerime engel olmak istiyorum zira bayağı tüketti beni. yakında işimden de olacağım sanırsam..ailem konuyu bilmiyor ve onlar bile tiksindi benden..

piç ol +1

bir daha ki sefere. fazla değer vermenin sonucu bunlar.

Olumlu düşün ya, histeri krizine girecek birşey yok. Şunu düşüneceksin, sana belli etmese de kızın kafa yapısı belliymiş. Erkeklerden ilgi görmekten, düşüp kalkıp hayatını yaşamaktan hoşlanacak bir insan demek ki. Şimdi sen bunu bilmeden evlenseydin bu kızla, sonra bu davranışları ortaya çıksaydı daha berbat olacaktın, ki evlendikten sonra bu şekilde kocası işteyken, şehir dışındayken aldatan kadın da çok var. Verilmiş sadakam varmış diyip geçeceksin böyle durumlarda. Kızla evlenmediğine şükredeceksin. O mesajda senden tam evlenilecek adamdı diye bahsetmiş ya, kendisi de tam evlenilmeyecek kadınmış.

hacı bence böyle krizlere girmen normal ama eve kapatma kendini böyle dönemlerde. ben de 22 yaşında böyle bir olay yaşamıştım, aldatılmıştım yani. o dönemi atlatmamda arkadaşlarım ve ailem epey yardımcı olmuşlardı bana.

yalnız ben bir şey biliyorsam, bu kız ilerleyen zamanlarda senin hayatını daha da piç etmek için geri dönmeye çalışacaktır. yüzsüz kevaşeler.

gençler bildiğiniz gibi değil..bir bucuk aydır geceleri sinirle kalkıyorum, tuvalete gidip ağlıyorum.. tüm gün yemek yemeden yaşayabileceğimi de öğrendim amk..dün ilk defa gülümsedim o da bana yazdığı bir mektubu bulunca oldu..yok piçlik dönemlerini filan da geçmiş adamım..güzel de işim var, bunca zaman atılmadıysam daha önceki başarılarımın hayrınadır ama hissediyorum yakında ondan da olacam.

bana en çok koyan nokta ona yılbaşında aldığım kazağı oradaki partilerin birinde giydiğini görmem oldu..hayır ben hep merak ederdim bi insan nasıl bir kız için intihar eder diye ? o noktaya adım adım geliyorum.

biraz da beklenecek bir durum. 24 yasına kadar hiç sevgilisi olmamış bir insanın doyumsuz bir şekilde patlama yasaması kaçınılmaz.

hafif trollük seziyorum sende ama olmama ihtimalin var o yüzden çok üzüldüm dostum.

emin ol başıma gelen mevzunun gerçek olduğunu idrak edebilmek için kendi kendime saatlerce o kız seni aldattı, şuan başkaları ile düzüşüyor diye sayıklıyorum..keşke troll olsam

yakın bir zamanda tanıdığım bir erkek yurtdışındayken aldatıldı. intihar etti, kurtarıldı. ne kadar aptalmışım dedi. sadece bu kadar söyleyebilirim.

"bir bucuk aydır geceleri sinirle kalkıyorum, tuvalete gidip ağlıyorum.. tüm gün yemek yemeden yaşayabileceğimi de öğrendim"

bi uzmanla görüssen fena olmaz sanki. bilincsizken yani uykudayken bile etkiliyorsa seni zaten bizim burada söyleyecegimiz seyler etkisiz kalir. tabii ki zaten aldatmis bir kiz icin degmez, tabii ki erkenden ögrenmen iyi olmus ama bunlari idrak edip normale dönecek durumda degil gibisin. o nedenle bence uzmana görünsen faydasi olur.

kusura bakma ama erasmusa yollamama isteğin hoş değil, kendi hayatıdır. zaten aldatmaya meyili varsa, erasmusa gitmesini önleyerek de buna engel olamazdın. o insanın sahibi olmadığın gibi, o insan da senin varlığının nedeni olmasın bir zahmet. hayatı akışına alman gerekiyor, hayat her şeye rağmen devam ediyor.

hayata devam etmek zorunluluğun da, ona ya da çevrene güçlü olduğunu gösterme gerekliliğinden gelmiyor. yalnızca hayata devam etmek zorundasın. unut artık onu. gurur meselesi yapma bunu, hayatına devam et.


ben susayım, nazım konuşsun.
1

yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.

yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.

1947

2

diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.

diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.

yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

1948

3

bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.

bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
böylesine sevilecek bu dünya
"yaşadım" diyebilmen için...

ne gerek var bu kadar üzülmene. unut gitsin.

hayatının geri kalanını kurtardığını düşün. ya evlenseydin bir de?

ya bu kadar beş para etmeyen insanları nasıl bu kadar takabiliyorsunuz anlamıyorum? sil gitsin amk kahpesini ya.

Slm. Kadınım. 25 yaşındayım. Evlenelim mi? aşlkdşa

Bi' kere etrafındakilerin çoğu manyak ve istatistiklere göre çoğu 10 yıl içerisinde boşanacak. Elbet severek evlenenler vardır ama görev bilinciyle evlenenler de var.

Üniversite check!
Askerlik check!
İş check!
Evlilik check!
Shaggy Halı check!
Kocişle Kahve Keyfi check!

Bu döngüde yaşamak zorunda değiliz. Ömrünü geçirmek istediğin ya da en azından bunu denemek isteyeceğin birini bulursan evlenirsin. Bulmazsan da evlenebilirsin ama muhtemelen mutlu olmazsın.
Evlenmek zorunluluk DEYİL.

evlilik pişmanlıktır. birazcık olsun özgürlüğüne düşkün isen zulümdür. zorunlu falan da değildir. böylesi boktan bir ülkeye, çocuk dünyaya getirecek kadar gözü dönmüş gaddar biri isen düşünülebilir, aksi halde pranga.

seçeneklerin azalıyor evet, matematiksel bir gerçek. mesela ileride biriyle tanısıcaksın, hoslandın diyelim evli çıkma ihtimali cok daha yüksek olacak şimdiye göre. millet beklemiyor.

Her cevap yazana katılıyorum bana söyleyecek şey bırakmamışsınız :(

tabii ki zorunluluk anayasanın 63.maddesininin 1992 tarihli düzenlemesinde bu bi yasal zorunluluk haline gelmiştir.

ya hoca, ben bekarım ben de aynı durumdayım, okulda evli biri var benle yaşıt, abi sen evde sıkılmıyon mu tek başına diyo? yoo diyorum. ben sıkılıyom yaa diyo, ula evlisin ve eşinle oturduğunda sıkılıyosan ne bok yemeye evlendin.

öyle evleneceksen evlenme zaten, ben öyle bakıyorum, yoksa elbette cayır cayır evleniyo arkadaşlarım.

sırf evlenmek için evlenmek, kabus. yemişim toplum baskısını.

matematiksel olarak sansin azalmiyor bence erkek oldugun icin, 5 yil sonra kendinden 5 yas kucuk biriyle evlenebilirsin tabi bu tercih meselesi kafalar uyusur mu bilmem.

erkek/23

2013'te mezun oldum. mezuniyet sonrası -doğal olarak- kızlarda bir evlilik furyası başladı. nedenini ise evlendikleri adamları inceleyerek öğrendim.

kızlarımızın evlilik için şu dönemde tek kıstası; ekonomik güç. varsa toplumsal statü, ekmek kadayıfı üstü dondurma gibi oluyor. yoksa sıkıntı değil, üniversite mezunu hanım kızımız sanayiden kaportacı ali ustayla evlenebiliyor. bunun altında da güzel bir hayat beklentisi yatıyor sadece.

işe yarar derken kastın, kafa yapıları "ben bir kendi ayaklarımın üstünde durayım, ekonomik özgürlüğümü kazanayım, sonra karşıma aşık olduğum/sevdiğim biri çıkarsa evlenirim" olan kızları kastediyorsan, bu tip kızlar hala evlenmiş değil, onlar da senin gibi düşünüyor.

geçenlerde aynı okuldan mezun bir arkadaşımla telefondan hasret giderdik, evlilik muhabbeti açıldı bir ara. tüm kızlar evleniyor olm napıcaz, biz daha iş bulamadık kısmına geldi muhabbet. orada uzlaştığımız bir nokta vardı. ekonomik gücü (+toplumsal statüyü) kazandıktan sonra bize kız çok, ondan sonra biz ister miyiz noktası oldu.

yani, günümüzde evliliklerin sağlıklı kurulmadığını düşünüyorum ben. kızlarımız, her fırsatta erkeklerin odunlukları konusundan yakınıyorlar fakat aslında odunluğun alasını kendileri yapıyorlar bu davranışlarıyla.

karman çorman bir yazı oldu k.bakma. son olarak şunu belirteyim, ben de evlilik konusunda çok şüpheciyim. yarın bir gün hedeflerimi gerçekleştirdikten sonra birisiyle evlenme aşamasına geldiğim zaman, benim toplumsal statümden veya ekonomik gücümden dolayı mı, yoksa beni sevdiği için mi evlenmek isteğinden asla emin olamayacağım.

neyse beyler, en iyisi boşverelim biz.

@greyfurt

oo mizantroplar da geldi. ama ben aksine seni çok seviyorum. hacı kimi insan işe yarar, kimi insan işe yaramaz. benim işime yarayan sana yaramaz, sana yarayan bana da yarar. falan filan. açık, değil mi? o tırnak işaretleri oraya boşuna konmadı ama yine de linç etmek isteyene böğrümüz açık, yardırın

her çevrede farklı bir algı evlilik. ilköğretimi okuduğum çevrede kızların çoğu liseye gönderilmedi 16 yaşında nişanlananlar 17sinde evlenenler vs. lise çevremde de lise aşklarıyla evlenenler çocuk yapanlar oldu. üniversitede 1. sınıfta sevgili olanlar şimdi nişanlı yazın çoğu evlenir. kaldığım apartta evlilik planı yapmayan kız yok. ilişkilerini anlattıklarında o kadar boş şeyler yaşayıp ama o kadar mutlular ki. çok garip geliyorlar bana. yakın arkadaş çevremde aklı başında olması gerektiği gibi bakıyor insanlar evliliğe. karşına buna değer dediğin biri çıkmazsa çabalamazsın beklemezsin olursa olur. her şeyin doğalı samimisi güzel.

kendi özelimde de karşıma ben buna katlanırım diyeceğim kimse çıkmadı. evlilik bana kısıtlayıcı zorunlu idare etme durumu gibi geliyor. gereksiz yükler edinmek. uğruna her şeye varım diyeceğin biri karşına çıkmadan ve bundan emin olmak için uzun bir vakit geçirmeden tamamen delilik olur.

"bütün benim için 'işe yarar' görünen kızlar"
kafasindan cikana kadar evliligi düsünme zaten. onun disinda yazdiklarindan zaten belli hazir olmadigin. hazir olana kadar bekle tabi. korkma bitmez kizlar

Evlilik senin için ne ifade ediyor?

Aldatildigini bildigi halde evlenen kadınlar, "ben onu her şekilde ikna ederim" diyen, ikna eden ve hakkında bu şekilde konuştuğu/konusabildigi kadinla evlenen erkekler var.

Mazeret de yasin ilerlemesi ve çocuk istemek.

Yani mide geniş olduktan sonra seçenek çok.

@greyfurt

afedersin dostum. zaten bir sonraki sorumda makale aranıyor duyurusu yapacaktım. oraya da buyur.

hep aynı sığ yorumlar. liselisi de aynı şeyi söylüyor master yapanı da.

progress %0. size loading ekranı bile fazla.

Bırak evlensinler anasını satayım. Haziranda 26 oluyorum, daha karşıma "işte bu" der gibi olduğum kimse çıkmadı. Çıksa zaten bir de onun bende birr şeyler bulması gerek vs. derken iş olasılıksal olarak imkansıza gidiyor. O yüzden ihmal edilebilir olan bu olasılığı gözardı edip, 50 yaşına kadar yalnız takılıp hayatımı yaşayacağım yolu çizdim sayılır. Kafam rahat, 50'den sonra da yaşadığım her gün kar olur bana. Daha yolun yarısındayız.

Kendi yolunu çizmemelisin, illa biriyle hayatını birleştirmeyi düşünme.

artık sevgililiğin evlilikten tek farkı geçim sağlama kısmı ( yaklaşık olarak ) . 25 yaşındaki biri 3 kez 2 yıllık ilişki yaşamış olsa 3 kez evliliğe benzer yaşamı ve neticede boşanmayı tatmış oluyor. 6 kez 6 aylık ilişki yaşamış olsa daha bariz bu durum. bu yüzden evlenmek zor boşanmak da çok daha kolay artık.

Erteledikçe daha zor geleceğini söyleyebilirim.

Çoğunluk ekonomik özgürlükten bahsetmiş ama bence doğru değil. Bir çok kişinin yapmak isteyeceği ekonomik açıdan tatmin edici bir işte çalışıyorum. Lakin evlenebilmeyi bırak sohbet edebileceğim bir karşı cins bile yok çevremde. Bu durumda evlenebilmek hayal benim için. Erkeğim :(

benim anlamadığım evliliğe karşı olabilirsiniz, sizin kafa yapınıza uygun bir olay da olmayabilir ama evlenenlere neden bok atıyorsunuz arkadaşım?
yaş 24 ve bu yaşta evleniyorum.
bence evliliğe çok fazla anlamlar yüklüyorsunuz bu telaş bu korku ondan. evet bu ara herkeste bir evlilik, nişan vs. ama nihayetinde herkes kendi hayatını istediği insanla kurma özgürlüğüne sahip. sen bence böyle düşünüp kendini kasma, olacağı zaman olur.

arkadaşlara not: iki ablam var aynı böyle özgürlüğümü kısıtlayamam, gezerim tozarım falan kafasındaydı. şimdi biri 28 biri 31 yaşında ben hayatımda böyle arayış görmedim. gerçekten üzülüyorum ya. bu evlilik de olabilir başka bir şey de yaşamayı saçma sapan sebeplerle ertelememk lazım.

biraz arabesk fakat geçen gün çok güzel bir lafa rastladım.

diyor ki ''doğru insanı arama, doğru insan ol".

35.den sonra erkek için de kadın için de seçmek birini kabullemek zorlaşıyor. bu durumda zaten seçenekler de az olunca işler daha da zorlaşıyor. kızlar da kendilerinden çok büyük kişilerle evlenmek istemiyor. bu da bir gerçek. kızlara çok çok bişey vaat etmiyorsanız genç hanımlar olgun beyleri tercih etmiyor. (kendimden biliyorum)


www.sevgiforum.net

ben evleneceğimi hiç düşünmüyordum, çünkü benim evlenmek isteyebileceğim kişinin karşıma hiç çıkmayacağını düşünüyordum.

en uzun ilişkim 10 ay sürmüştü ve karşımdaki insan bana bir süre sonra yetmiyordu (açıklama: derin biri zannederken tanıdıkça sığ biri olduğunu fark ediyordum), ya da birbirimize yetmiyorduk (açıklama: duygusal anlamda), aynı şeyleri istemiyorduk.

sonra ben okulda nişanlımla tanıştım, üniversitedeki son senemde. onunla tanıştığımda biriyle beraberdim, o da biriyle beraberdi. bizim konuşacak çok şeyimiz vardı, ilgi alanlarımız benzerdi. o zamanlar msn vardı, bizim birbirimizi tanımamızda büyük katkısı oldu. sonra ikimizin de ilişkisinde sorunlar çıktı, yürümedi o ilişkiler. biz görüşmeye devam ettik ve görüştükçe yakınlaşmak istedik. ikimiz de birbirimizden bekledik ilk adımı, ikimiz de cesaret edemedik. sonra bir gün cesaret ettik.

neyse, 6 senedir beraberiz. ben evlenmeyi hiç düşünmüyordum çünkü hayatım boyunca sevebileceğim birinin varlığına inanmıyordum; hiç karşıma çıkmamıştı. bir noktadan sonra da karşındakine bunu belli ediyorsun, yani hayatını birlikte geçirmek istediğini.

nişanlımla metroyla bir yerden bir yere giderken söylemişti o bana, gelecekte de benimle olmak istediğini. ben de ona söyledim. sonra benim hayatımda plansız şeyler oldu, beni çok sarsan, o zamanlarda bana güç de verdi, yardımcı da oldu ve bu da çok önemliydi benim için. ben mesela bizim evlenmememiz için bir neden düşünemiyorum. neden evliliği bir seçenek olarak görmeyebilirdik, hangi gerekçelerle görmeyebilirdik bunu bilmiyorum.

bence insan evlenmemek için gerekçeler bulabiliyorsa henüz doğru kişiyle (ruh ikizi olmak filan değil elbette bahsettiğim doğruluk) birlikte değil demektir. ben kendimi çok şanslı hissediyorum onunla beraber olduğum için, o karşıma çıktığı ve ben bunu fark edebildiğim için.

insan kendini evleneceğim, evlenmeyeceğim diye şartlamamalı. tabi ki evlenmek de evlenmemek de zorunluluk değil. ancak fikirler, istekler değişebiliyor. kimle birlikte olduğumuz da bunda etkili.

edit: yanlış anlamalar olabileceği için açıklamaları ilave ettim.

Ya bu doğru insan geyiğine katılmıyorum.bir insan sırf sizinle ilişkisini devam ettirmiyor ya da ilişki kurmuyor diye yanlış mı oluyor.
Ya da tek doğru kişi siz misiniz?
Belki de şu an yanınızda olan kişi size değil de eski sevgilisine "doğru insan" ?
Neyse anladınız beni.
Bence doğruluktan ziyade katlanılabilirlik ön plana çıkıyor.ya da zarar vermeme/yaratmama ön plana çıkıyor.(sanırım)
Buradan da arp çalan ya da british english konuşan tüm 23 yaş üstü kadınlara selam olsun

@rakicandir
İşte "doğru insan" mutlak değil zaten. Benim için yanlış olan biri başkası biri için çok doğru olabilir, ben biri için doğru insanken başkası için çok yanlış olabilirim. Uygunluk mühim olan. İlişkiden beklentilerin aynı olması, benzer şeylerden zevk alabilmek, benzer şeylerden mutlu olabilmek, benzer şeylere gülüp benzer şeylere üzülebilmek, benzer yerlere gitmekten hoşlanmak gibi...

Mesela ben en basitşnden kedileri hiç sevmeyen biri için olabilecek en yanlış kişiyim. Doğruluk burada bir üstünlük, mükemmeliyetçilik, kalite filan belirtmiyor. İki kişinin birbirine uygun olmasını kast ediyorum. Yanında rahat rahat aptallık yapabileceğim kişi, yanımda rahat rahat aptallık yapabilecek kişiden bahsediyorum örneğin...

Eski sevgiliye doğru insan olmak da mümkün, ama önemli olan bunun karşılıklı olması. Birlikte mutlu olunan sevgili eskimiyor zaten.

Ay nov fung hu, hay ağzını öpeyim.

Çok güzel açıklamışsın, tebrik ederim. Olay bundan ibaret.

Anlamak adına soruyorum. Ona göre çıkartabilirim sanıyorum. 12x12'lik matriste 13'e hangi matrisin 1'in 3'ü gelecek? K12'nin mi, K23'ün mü, K42'nin mi? Sonuçta 3 matris de 11, 12,21 ve 22'den oluşuyorlar. 43'e kimin nesi gelecek mesela? Matris adlarının olayla ilgisi ne?

12x12 matrisin 1. satır 3. sütununa gelecek matris yok işte, 0 matrisi gelecek.
K12=[11 12; 21 22]
K23=[22 23; 32 33]
K42=[44 42; 24 22]

bunlardan oluşuyor, 22'de 3 adet 3x3 matrisi topluyoruz, geri kalan yerlere 3x3'lük 0 matrisler koyuyoruz.

Değişkenleri bu şekilde tanımlamak zorunda mıyız? Bu adlarla mı olmalı, 3 boyutlu matris kullanabilir miyiz?

istediğin gibi tanımla, bunları fonksiyonlardan çekiyorum sadece.

çok uğraştırdım anladığım kadarıyla. şunu sorayım basitçe,

şimdi mesela atıyorum Kij=[Kii Kij; Kji Kjj] şeklinde alt matrislerle tanımlanmış olsun.

i=1
j=2 dediğimizde program bunu direkt K12=[K11 K12;K21 K22] şeklinde nasıl algılayacak? bunu yapabilsem yaparım rahatça.

Buradan indirebilirsin. Belki daha da sadeleştirilebilir ama çok özenemedim.
www.dropbox.com

Fonksiyonun girdileri k12,k23 ve k42 matrisleri.

Teşekkürler, evden ayrıldım, birkaç saate bakacağım.

asıl yol tosya üzerinden gidendir, daha hızlıdır. en son tosya-osmancık arası çok bozuktu (3 yıl kadar önce), ama yapılıyordu da aynı zamanda. şimdiye tamamlanmıştır herhalde, ama tamamlanmasa bile o yol en kısa yol.

yeni geçtim, yollar baya iyi

Ankara yolu tabi ki daha iyi ama Tosya yolu da iyileştirilmiş durumda.

Öyle tek şeritli kötü bir yol değil. Biz hep orayı kullanıyoruz.

rocky 3 çok hoşuma gidiyor benim, işlere odaklanmamı sağlıyor.

biz de banggood.com'dan almıştık. hemen hemen benzer ürünler var aliexpress'le. gayet iyi çıktı memnunum ben. malzeme bakımından likra breathable mantıklı herhalde. nefes alan bir forma olması gerekli.

sağ ol arkadaş. bir şey daha sorayum, yazlık mı aldın kışlık mı?

Kırmızı renk almayin, turuncu geliyor. Mavi, turuncu, siyah, sarı renklerde orjinali tuttueuyorlar. Yazlık tayt için kaliteli ancak forma koltuk altı ve fermuar dikişleri sıkıntılı.

yazlık aldım ben. kışlık da arkadaşım aldı, sıkıntı çıkmadı.

404 - File or directory not found.

yukarıdaki uyarıyı veriyor.

bahsetitğin formayı biliyorum sanırım. varsa sahibinden.com ya da gittigidiyor.com'da vardır.

ikinci el istemiyorum aslında, benim en sevdiğim galatasaray formasıdır bu ve o sezonun 2 forması var bende ama bunu alamamıştım. denk gelmemişti, kısfmet işte.

geçmiş olsun diyeyim öncelikle. şişlik var mı? soğuk uygulama yaptın mı? hareket kısıtlılığı varsa, zorlama dizini. diz ekleminde mi sıkıntı? anlamadım ben, tam olarak neresi?

pozisyonu hatırlamıyorum, uğur uçar' ı da sevmem zaten.

uğur un diz kapağı kırılmıştı yalnız.
şişlik var mı ? yürürken neresi acıyor, merdiven inerken ve çıkarken neresi acıyor ?
anlattıklarından yan bağlardan şüphelendim ama, mutlaka mr lazım diz için

Doktora hemen git. Üzerine yüklenme.

evet, baktım ben de, batista ile olan pozisyonda, diz kapağı kırılmış. sen öyle bir durum olsa, işine gidemezdin. pek yüklenme o bacağına ve dizine. izin alıp, doktora git bence.

öeeh, yazmıyorsun bir şey. şişlik var mı? kanama şüphesi?

tek sıkıntı kırık değil ki bağları yırtılmış olabilir doktora gidin hemen.

hocam hemen git.
ben mal gibi kırık ayak bileğiyle 3 gün kırık ayakla 1 gün işe gitmiştim :)
diz hele feci sakat, kemik gene en kötü 2 ayda kaynar, ama dizdeki lifleri ömrü billah iflah olmayabilir.

Kopmuş olduğunu düşünmüyorum, ses gelirdi galiba o zaman.
Pozisyon uğur'unki gibi, ama diz kapakları çarpışmadı işte kıl payı. Sağ diz kapağının hemen soluna geldi darbe.
O bölge ve yukarısı, diz kapağının sol içine doğru ağrıyor, soğuk uygulamadım çünkü maç içinde çok da ciddiye almadım. Hatta maç çıkışı perşembe de görüşmek üzere ayrıldım arkadaşlardan. Buz yağıyordu zaten, her tarafımız buz gibiydi, soğuk uygulamadım.

Yüksek lisansı uzatırım derslere gitmezsem, bu dönem dersler bitecek. 2 gün yüklenmem şart. Zaten derse gittiğim için işten de kolay kolay başka şeyler için izin alamıyorum. Umarım kötü bir şey yoktur.

dizlik tak en azından hocam.
diz kapağın yandaki bağları daha fazla sakatlamasın en azından

Şişlik yok, kanama var mı bilmem. Morarma sa yok, 4 yıl kadar evvel bilekteki lifler gitmişti, o zaman da morarmamıştı.

uzun süre yürüyünce gün içinde ağrı bayağı hafifliyor, düz yürümeye başlıyorum neredeyse, ama ters hareket yapınca ağrı devam ediyor.
mesela yarım saat oturdum, diz soğuyunca yine adım atmakta zorlanıyorum.

Kirik yoktur. Meniskuste yirtik olabilir. Hareket ettirdiginde agriyorsa (merdiven vb cikarken ) meniskur yirtigi olma ihtimali yuksek. Eger durup dururken agri yapiyorsa bag veya meniskus zedelenmesine bagli ödem oluşmuş olabilir. Gecmis olsun.

kırık olmadığının farkındayım da diğer problemler için perşembeye kadar günlük hayattaki etkisini kaybetmezse artık hastaneye gideceğim.

P90x'e bakabilirsin

mesglsn sanirm bn yatiyrm +1

shaun t focus t 25 (benim tavsiyem bu başlangıç için)
shaun t insanity max 30
shaun t insanity

insanity workout, başka sözüm yok hakim bey.

teşekkür ederim hepsini inceleyeceğiz

Arkadaşlar eminim ki iyi niyetle söylemişlerdir ondan bir şüphem yok fakat belli bir spor geçmişiniz yoksa, bir de kilonuzun üstüne +30 kilo koymuşsanız p90x olsun Insanity olsun bu programları yapabileceğinizi pek sanmıyorum şu noktada. Zira ciddi kardiyo egzersizleri içeren bu tür programları başarıyla, en azından kendi janrınızda başarıyla uygulayabilmeniz için belli bir seviyede kondisyon yüklemesi yapmanızı, bu yolla vücudunuzu bu tempoya uygun hale getirmenizi naçizane öneririm. Bahsedilen iki programı da birkaç defa bitirdim, misal içinde 40 dakika süren ve arada çok kısa süreli su molaları olan egzersizler var. Shaun T "Bunları kendinize göre ayarlayıp yapın" der fakat herkes "Onlar yapabiliyorsa ben de yapabilirim" kaygısına düştüğü için 2. dakikada nefes nefese kalıp yere kapaklanabiliyorlar. Zira o programı yaratan ve uygulayanlar bu işin profesyonelleri. O vücuda da o programlarla değil uzun yıllar spor yaparak sahip oluyorlar. Yani şu aşamada pek sizlik değil. Sporcular yeri geliyor dakikalarca seri şekilde zıplıyorlar. Eklemlerinizin de buna şu an için hazır olduğunu sanmıyorum. Peki ben ne yapacam o zaman derseniz size diyet ve en az 1 ay uzun yürüyüşler yapmanızı öneririm. Bahsedilen programlara ondan sonra geçersiniz. Önce sağlık.

zayıflayacak arkadaşımın spor geçmişi var. atletik iri vücut yapısı vardı ama sonradan kilo aldı. neredeyse bir senedir her gün en az bir saat yürüyor ve tüm gün ayakta çalışıyor. buna rağmen üst bölgede biriken yağlardan kurtulamıyor. yaşı 30. yürüyüşün yetmediğini düşünüyoruz. ama zor şınav hareketlerini yapacağından şüpheliyim. kollar o kadar ağırlığı taşıyamayabilir.

x değilde düz p90 daha iyi olur.

nike'ın uygulaması var ntc (nike training club), yardımcı olabilir.

hocam kadınlar için olmasına bakma, benim yaptığım da görünüşte öyle gibi ama bi erkek arkadaşım daha yapıyor. ben çok faydasını gördüm ayrıca p90x hem uzun hem de gerçekten çok zor. istersen benim dediklerime de bir göz at.

(bkz: jillian michaels)'ın
(bkz: 30 day shred)
(bkz: ripped in 30)

programları. ben ilkini bitirdim ikincisine başlıyorum.

jillian micheal güzelmiş hafif hareketlerle başlıyor.

intermediate birinin 70 yapması mümkün.ama daha önceki sınavlardan 50 alan birinin bu saatten sonra 70 yapması biraz zor gibi.

sözcük öğrenmek için önerebileceğiniz bir yayın var mı?

www.idefix.com

akın - readıng words

valla adamları bu hale getiren bizzat sizsiniz. hala diyorsun engelli zart zurt. neden direk söylemiyorsun istemiyorum peşimi bırak diye?

yok, yalamaya devam etsin.

@yeni dünya: yahu bilip bilmeden konuşmayın. bin defa söyledim "istemiyorum" diye. oyun oynadığımı ya da hala umut olduğunu falan düşünüyor diyorum. okuduğunuzu mu anlamıyorsunuz?

o zaman savcılığa gidip suç duyurusunda bulunun, yazdığınız dilekçeyi de adama atın sanırım bırakır yapışmayı

Aynen. Savcılık +1

"biri var yeni ilişkiye başladım yanlış anlayacak lütfen yazma artık" dersen inandırıcı olur yeterince bence. daha da üstelerse savcılığa vereceğini de söyleyebilirsin madem konu bu kadar ciddi adama da aynı ciddiyetle belli et.

durun ya ne savciligi? adam hakaret etmemis, tehdit etmemis.. israrci oluyor muhtemelen ikna ederim dusuncesi ile. bence adamla konus ve israrci tavrindan rahatsiz oldugunu ve ciddi oldugunu belirt. savcilik son yapilacak sey olmali su asamada. cunku isin savciliga gitmesi adama normalde yapmayacak da olsa kotu seyler yaptirmaya sevk edebilir o sinirle.

durumun vehametini şöyle açıklayayım.

az önce şu mesajı attım: "yahu senle görüşmek istemediğimi başka nasıl belli edeyim? arama artık. sinirimi bozuyorsun".

gelen cevap: "alalala harbi anten ya. naptım da sana sinirini bozuyorum? sinirini bozacak naptım? öğle yemeği yedin mi? menemen yapıyom elceizimle beraber yiyelim mi?"

Erkek arkadaşın olduğıunu söyle. O zaman bırakması lazım, ona rağmen bırakmazsa o zaman düşünürsün savcılık falan.

savcilik bence de cok agir kacar ama huzursuzluk korkuya donerse fayda var. erkek arkadas muhabbeti cidden sonunu getirebilir. gonlum baskasinda falan diyebilirsin. erkek icin de zor bacim. cok sevdigi zaman vazgecmesi zor oluyor. bi pustluk yapiyor iste mazur gorulecek tarafi yok biliyorum, ama hayat.

Bu tarz adamlar icin yeterli bir mesaj olmamis. Nezaket sahibi insan kirilmamaya calisilir. Hayvanlari kirmamaya calismak diye bir sey yok. Herkesi kendiniz gibi ince sanmayin, ne dusundugunuzu acikca ifade edin.

Daha dogru bir mesaj asagidaki gibi olurdu:

"Araman ya da mesaj atman beni rahatsiz ediyor. Bana daha fazla huzursuzluk verme. Bir daha beni bu sekilde rahatsiz edersen suc duyurusunda bulunacagim."

Yok erkek arkadasim vardi yok bilmem neydi boyle seylerle de olsa artik konusmayi kesinlikle surdurmemelisin. Her turlu ignore, engel. Gerekirse birine arattirir ya da savciliga gidersin.

mesajım agresifti evet. kötü, kalpsiz, duygulara karşılık vermeyen kadın pozisyonuna itiyor beni ve ısrarları cidden asabımı bozuyor. rüyalarımda beni takip ettiğini görüyorum falan.

onceki mesajimi sildim ama sanirim ben silmeden okudun. Hani ben de disaridan karisan teyzeler gibi olmamak icin kendimi geri cekmek istedim, ama sen anlamissindir durumu zannedersem. kolay gelsin, umarim kisa zamanda biter gider..

açık açık de kalbim başkasına ait. anlamazsa bunun korktuğu sözünü dinleyeceği bir büyüğü falan yok mu ya da senin bir büyüğün falan yok mu? onla görüş. anlat adama derdini. dikkatli ol.

whatsapp'tan da engelle, bu kadar basit. günlük hayatta rahatsız edecek şekilde karşına çıkarsa o zaman şikayette bulunabilirsin.

whatsapptan engelledim. sms yollamasını da engelleyebiliyor muyum?

operatörden engelleyebilirsin belki, müşteri hizmetlerini bir dene.

operatorden numara engelleme isi sikintili. aramistim, cok problem cikiyor. farkli operator numaralari engellenmiyor mesela. her operatorde de yok. androidde bloklama servisi var. eski kiz arkadasim kendisini mesaj atmak yerine aradigim icin beni bloklamisti. 1/5 sene oldu, imkanim olsa ve yardimci olacagini bilsem inanin sorardim :) aradigimda otomatik mesgule dusuyordu. nasil yapti bilmiyorum.

kesin cozum numara degistirmek aslinda. eski kiz arkadas dedik, durup dururken bana havadan sudan mesajlar yaziyor diye ben de numarami degistirmistim daha sonra. 11 yillik numarami hem de. bu opsiyonu da dusunebilirsiniz. yeni baslangic gibi gelebilir ama yapilabilir.

ver numarasını.

bir daha aramaz

cevap verme. olay bu. varsın soru işareti gndersin. direkt görmezden geldiğini iyice anlasın.

sıkılır. siktir olur gider başka bir 'acaba' dediği kıza.

ona küçük sürprizler yap
edit: amk süpriz değilmiş.ufkum 2 katına çıktı

sadece telefonunu biliyor, isini evini okulunu bilmiyorsa telefondan engellemen yeterli.

mesaj almak istemiyorsan onun da cozumu bulunur.

aslinda en guzeli telefonu degistirmek, ya da bir haftaligina filan harbi barzo numarasi yapacak sert sesli bir erkek arkadasa ver telefonu.

"ne damdanakani kardesim ben yeni aldim bu hatti, kapat ulan telefonu bak kafami bozma urfadan kalkar gelirim ha arama beni bir daha"

güzel yapılırsa ise yarar, bir kac farkli numaradan arayarak gerçekten hattın degistigini teyit eder.

ha yok evini barkini biliyorsa eger birilerinden yardim al.

once abi baba dayi olabilir. olmazsa savcilil.

en önemlisi ne biliyor musun?

boyle durumlarda kezban olmak ise yarar.

Bugun bu konu ister istemez kafama takildi.

Simdi boyle hayvanlar yuzunden kizlar artik erkeklere yakinlasmaya korkar hale geliyorlar. son 1 yil icinde 3 tane kiz tanidim sirf daha onceki hayvanlardan agizlari yandiklari icin aska/sevgi'ye tovbe etmisler. guvenmiyorlar erkeklere ve yalnizligi tercih ediyorlar.

Ulan bre hayvan, istenmedigini anladigin anda don arkani ve cek git. insanda biraz gurur olacak, kisilik olacak. Sinirlendim yine aksam aksam..

türkiye de yaşamama ve bu adamın tavrından son derece rahatsız, huzursuz olmama rağmen erkeklere güvensizlik gibi bi genellemeye gitmedim. gitsem absürd olurdu. sadece kendimi kötü hissettiriyor. az önce ağlıyorum falan diye mesaj atmış. 31 yaşında adam, reddedilmeyi bu kadar trajik hale getirmesi asabımı bozuyor. böyle bir insanla bir şekilde yüzgöz olmuş olmak da kendime saygımı zedeliyor. neresinden bakarsan bak çok çirkin bi durum.

vıcık vıcık bir adammış ya. oturup ağlıyor muymuş yani? nereden buluyorsunuz bu adamları kızlar?

bence anlatma hiç bişey. engellediysen tamam, zamanla kaybolur, çıkmaz bi yerden çat diye merak etme. Evhamlanma yani durduk yere, yoksa boşu boşuna diken üstünde geçer günlerin, anların.
Zaten şu dönemde bence böyle şeylere takma kafayı, zaten çetin günler seni bekliyor, boşver hiç boşuna stres yapma.

1- asla kendini hatalı görme, niye muhatap oldum vs. diye, bu duygu harekete geçmeni engeller. tabii ki insanlarla diyalog kuracaktın.
2- gizleme. herkesle paylaş.
3- erkek arkadaşım var demek pek işe yaramaz. hatta gerçek erkek arkadaşın olsa ona saldırma eğilimi gösterir, saldırgansa tabii.
4-güvenlik önlemlerine dikkat et. gelişine gidişine.
5-yerini bilmiyorsa telefonunu değiştir. biliyorsa da değiştir.
6-Hiç bir şekilde onunla iletişime geçme. Mesaj neyse ama asla telefonla arama, "bırak peşimi" demek için bile arama artık. Mahkemeye gidersen, bir tarihten sonra telefon ve mesaj trafiğinin tek yönlü olduğu, senin asla muhatap olmadığın görülsün.
7-Hiç bir şekilde muhatap olma, bu tipler negatif mesajları bile iletişim kırıntısı olarak görüp, buna bile razı olurlar.
8- bir süre daha devam ederse savcılığa gidebilirsin. hiç de ağır olmaz, aşırı olmaz. açık söyleyeyim, konuyu çözecek tek şey budur.

7-8 daakikada yürünür.

beşiktaş'tan minibüse bin işte en temizi.

Yurunur, en fazla 10dk yurursunuz.

İTÜ çıkışından çıkıp maksimum 10 dk.

soylendigi gibi maks 10dk da yurursun. rektorluk cikisindan ciktiktan sonra sagini kampusun duvarlarina verdikten sonra duvarin kenarindan hic ayrilmadan yuru. 10dk sonra istinye park yolun karsisinda kalacak

hayır hiçbir sorun olmaz. denenmiştir.

kalkis ve inislerde kapat yeter

kalkış ve iniş haricinde elektronik cihazları kapattırmazlar. hatta bazı uçaklarda cep telefonunu bile kullanabiliyorsunuz. e-kitap okuyucu da sorun olmaz yani..

kalkış ve iniş haricinde her şey serbest zaten.

Kız yetmez, kardeşiyle de uğraşırım

Hayır elbette. Hangi kayd u şart altında olursa olsun, sevgilisi oldugunu bildigim kadın, sevgilisinden ayrilana kadar bacimdir. Zaten ben kimseyle yatmaya çalışmam. Onlar çalışsın abi, ben ne calisacam.

Intikam falan ne basit isler be panpa. Hayir hoslandiysaniz birbirinizden yatin da intikam urkutucu geldi.

bu tarz basitliklerle ugrasan insanlari her zaman hakir gormusumdur. aldatmis iste, sen o insani komple sil cikar hayatindan, ne diye sacma triplere giriyorsun asamamis ergenler gibi.

hiç acımam. net.

Ben rövanşı alırdım. Çak geç.

Kızın niyeti varsa armut piş ağzıma düş olur, hem intikam için uğraşmamış da olursun. Denk geldi ama ilahi adalet gibi oldu diye düşünürsün :)

Federer +1 hadi onlar yapmis bir kisiliksizlik, sen de mi kisiliksizsin?

Evet.

bu bildigin agir pustluk. yapma abicim.

bence o herife kızma eski kız arkadaşının ne mail olduğunu göstermiş işte fena mı.Fırsat yakalayamayıp da hep hayatında olsa daha mı iyi olurdu.

csb olduğunu biliyorum ama durum hakkında konuşayım, intikam için de olsa sevgilisi olan bir kadına yazan kişi karaktersizdir. aldatılmak değil, aldatmaktır leke.

yat diyeceğim ama o kızın ne suçu var. tamam o da sevgilisini aldatıyor ama kendi hesabına. ne biliyim kesin yat siktir et, için soğusun. benim eski sevgilime sevgili bulmaya çalışan arkadaşımı hatırladıkça sinir olurken ben.

Ne farkin kalır? Diyor icimdeki insan, ama icimdeki abazan tam tersini söylüyor

bir an olsun tereddüt etmem.

böyle bir zemin oluşursa anasıyla bile yatarım. ama birisi beni aldatmış diye intikam olsun diyerek önüme gelenle yatmam. bunu kendime saygısızlık ve eziklik olarak görürüm. aldattıysa "vay amk" deyip geçerim yani uğraşmam, bana ne. o onun haysiyetsizliği. "beni aldattı, hemen gidip revenge sex yapmalıyım" diye bir durum söz konusu olmaz.

ama hiç yoktan, ben uğraşmadan böyle bir durum oluşursa zbam zbam saplarım.

Çok ezik bir intikam yöntemi. Ben adamı döverdim ilk başta.

asla yapmam. unut gitsin, uğraştığına değmez.

o adam onu yapınca onun için düşündüğün kişilik yapısına bürünmek istiyorsun. çok saçma bir düşünce. o adam dallama diye senin de dallama olmana gerek yok.

çalışırdım

kısasa kısas

kızdan hoşlanıyorsan intikam ektra olur işte. ancak sırf intikam almak için de yapılacak iş değil. çünkü adamdan intikam alacağım diye kızın duygularıyla oynamak var ki bu seni daha kötü bir duruma sokar.

Zor bir durum. bir tarafın intikam almak için yanıp tutuşuyor " bana kimse acımadı amına koyayım ben niye acıyayım?" diyor.
diğer tarafınsa "yapma, kızın ne günahı var?" diyor. eğer eleman kötü bir insansa, insanlara zarar veriyorsa, bencilse intikam duygun ağır basar. karar senin ama eline fırsat geçip kullanamazsan eğer takıntılıysan ilerde keşke yapsaydım diyeceksen intikam almana kızmam. başka türlü intikam alman mümkünse al bence.

Abi bu olayları nasıl yaşıyorsunuz ya :/ Olaya bak brezilya pembe dizisi ..

Nasıl ya tez statüsünde askerlik tecil olmuyor mu?

Hayır olmuyor. Azami öğrenim süresi 3 yıl dolduktan sonra tecil bitiyormuş. Tek şans mezun olup 1 yıl daha tehir edebilmekmiş.

Hara' lara gitmen lazım.
Galiba beykoz'da vardı bir tane

Takip etmiyorum akıbetlerini.

gidiyorum diyip bi buçuk yıl dönmemiştim. sonra yine geldim. çünkü boş bir insanım.

dönmedikleri için hatırlamıyorsun zaten.

feyk nikle dönmüşlerdir muhtemelen.

proletarier çok güzel bir noktaya barnak basmış. muhakkak vardır emaneti çeken ama hatırlamıyoruzdur çünkü gerçekten gitmişlerdir, silinmişlerdir duyurunun hafızasından.

Saçma oluyor aynen. Biri daha 1 e ay önce duyuru açtı ben gidiyorum çok kırıldım beni üzdüler filan. 1 hafta önce bir baktım hiç bişi olmamış gibi yazıyor.

Ya gideceksen sessiz sedasız gideceksin yok eğer cümle aleme ilan ediyorsan bu seferde geri Dönme en azından fake al öyle dön

Giden bağırıp çığırtmadan gider. Yıllardır özellikle forumlarda böyle tiplerle karşılaştım, kimse sessizce bırakıp girmiyor, herkes bir ego tatmini derdinde.

giden fake hesapla devam ediyor yazmaya.

compadrito, duruyu bağımlısı olduğunu ve bunun çok vaktini yediğini ifade edip bundan kurtulmak için ne yapması gerektiğini soran bir duyuru açmıştı, o duyurudan kısa bir süre sonra da görünmez oldu gerçekten de. onun dışında hatırlamıyorum.

compadrito sonradan ara ara yazdı gördüm ben.

aklıma sadece neferkitty geliyor

neferkitty de burada ki.

doğrudur, ben bayadır görmemiştim ondan dediydim. kimse yok o zaman başa döndük

Eki göremiyorum ben?

2 kok 61 sanirim. yanlis ise kontrol ediyim.


> imgur.com

bende mi sorun var bilmiyorum. asagidaki 6-4lügü yukari da ciziyorum. yukaridaki ufak parcaya iki diyip 8 kaliyor 10dan. 10u en saga kaydiriyorum. 8-10-x dik ücgeni oluyor. sonra pisagor. 164^0.5 - 2kök41 oluyor o da.

yok düsünüyorum da 10 ve 12yi iceri alip hala aralarindaki aciyi 90 birakan arkadaslarin hem acilari yanlis hem de hipotenüsleri merkezden gecmiyor. ama benim dedigimde iki paralel alitoyrum ve capraz birlestiriyorum, dedigim hipotenüs merkezden geciyor.

hataliysam beni de düzeltin özel mesajdan, yanlissam öyle kalmasin lütfen.

bence soru hatalı, çemberin kuvveti teoremine göre 2 x 10 = 6 x 4 olması gerekiyor, 4,6, ve 10 sayılarını aynı bırakırsak 2 yerine 2.4 olması lazım.
bu durumda 12.4 luk yayın orta noktasından, 10luk yayın ortasından , çemberin merkezden ve yayların kesişiminden geçen dikdörtgeni düşün
bu dikdörtgenin merkez-yay kesişim mesafesi kenarları 3.8 ve 1 olan dik üçgenin hipotenüsü oluyor ve yaklaşık 3.93
gene çemberin kuvvetinden (r + 3.93) * (r-3.93) çarpımı 24 oluyor, buradan r 6.28 civarında

10+2kok2 diyorum cap

imgur.com

@earthsea

alttaki yatay cizgiyi böldün di mi dikey capla. yani soldan saga ölcülerin sirayla 5-1-4.

simdi dikey capin alt yarisiyla ilgilenelim. maviyle beraber ücgen yapan hani.
kenarlari sirasiyla bu halde (1+4=5)-(3+1=4)-(kök2+5) yapiyor.

2*((16+25)^(1/2)) yani pisagor 12.8062484749 veriyor. senin ölcün olan 10+2kök2 ise 12.8284271247 veriyor. olmuyor ki? oysa cok elegant görünmüstü gözüme. dogrusu ne yahu? kendimden utandim.

2kök37

Şu an çizemiyorum da anlatayım.

10+2'lik doğruyu çemberin merkezinden geçen y eksenine simetrik bir şekilde sola kopyala. 2 tane 12 cm'lik doğru oldu elinde şimdi. Onları alttan üstten birleştir, 12ye 2'lik bi diktörgenin oldu. O diktörtgenin diyagonali çemberin çapı oluyor. O da eşittir kök(12nin karesi + 2nin karesi)

i61.tinypic.com

Resmi de burada

@willie

3'e 1 diye bolmusum benzer ucgenlerin kenarlarini. oysaki 16/5'e 4/5 olacak. ondan hatqli cevap cikti.

fatih+1

2kok37

soylesene abi cevabi
bitsin su iskence.

birkac kere oldu, ben en bastan basliyorum. ufak detaylari unutmus oluyorum zira.

Hep ara veriyorum. Sorun olmuyor, kaldigim yerden devam ediyorum.

Önemli kısımlara etiket koyduğumdan o kısımları okuyup aralara göz atıyorum, yetiyor.

Oldu, oluyor evet. Uzun ara verdiysem en baştan başlıyorum. Zaten kitabın ortalarında bırakma gibi bir durumum olmadığı için kitaba en baştan başlamam zor olmuyor. Modumla ilgili oluyor kitabın beni sarmaması. Daha sonra okuyayım diyorum o durumda. Yazarın, yazının enerjisini yakalayabilmem için kitaba kaldığım yerden değil de baştan başlamam gerekli diye de düşünüyorum.

Ben aynı anda bir kaç kitap okuyorum genelde. Bazıları daha sonraya kalıyor devam ediyorum sorun olmuyor. Felsefe ya da teorik kitapsa baştan almak lazım tabi.

kaldığım yerden devam ederim. okudukça daha önce okunan kısımlar çok net akla geliyor. Geçenlerde Başkan Babamızın Sonbaharını ara vererek okudum. Çok da fazla ayrıntı içeren, ipin ucu kopmaya müsait bir roman olduğu halde kaldığım yerden devam ede ede okudum, okudukça hatırladım yine, sorun olmadı.

Milyar yıl kadar önce ara verdiğim kitap var tam konsantre isteyen kitap bak ha bir de ilgi alanım olduğu için unutmadım.

Ama sorsan budala yı okudun mu hayır yarım bıraktım sorsan hatırlamam.

Gibi klasikler çekici gelmiyor beynim şişiyor


Böyle.

Abazanlik diye bir sey duymadiniz sanirim..

Barzo dolu memleket.

Peki kızlar bu duruma nasıl bakıyor? Mesela erkek arkadaşınızı 100 tane kız arkadaş olarak eklese içiniz rahat olur mu?

valla bi seferinde sırf merakımdan fake hesap acmıstım günde 50 istek geliyordu. (bkz: amlarına koyayım onların çok ayıp ediyorlar)

nasıl abi, ilerde eşin olmasıyla arkadaşlık eklemenin ne alakası var?

ben bir sitede kız olarak hesap açtım.
çekici bir foto koydum.
haftasonu 2 günde 1,000 civarı mesaj geldi.
mesaj sayacı kronometre gibi atıyordu.
:)

faceden eklemezsek nasıl eşimiz olsunlar?

ay senin duyuruların <3

bence komple sosyal medya hesaplarını kapat sen. kafan rahatlar dkfjşadsf.

sebebı cok basıt cunki memelerı amları fln var?

Cok basit, kimin gelecekteki esimiz oldugunu bilmiyoruz, once tanimamiz gerekli, tanimamiz icin ilk once tanismamiz gerekiyor.

Netice itibari ile ayip degil. Gerci ben tanidiklarimi bile eklemiyorum onlar beni eklesinler diyorum yuzde 5'i anca eklior...

Şu son 5 yılda en az 10-15 kere demişimdir. Keşke sadece "Aaaa, aynı ben" demekle kalsam, bunların yarısında "Gerçekten de çok mantıklı şeyler söylemiş, çok takdir ettim. Ne kadar harika bir yazar! Aşkolsun!" deyip takdir mesajı atmak istemişliğim bile var. Rezillik.

Oldu, hatta yazının sahibi olduğuma inanmadığım anlar da oldu, olmaya devam ediyor.

çok oldu ohoo, hatta mesaj atmaya kalktım da durumu o an fark ettim çoğunlukla.

Her gün bir elma yiyip bir kase de çorba için.

Kardes metabolizmaya aykiri ama imkansiz degil. Ben de ayni durumdayim. 10 kilo fazla var, hoslandigim kadin bulusmak istiyor ama bu sebeple 1 ay oteliyoruz. Barzonun biri kapacak bu gidisle.

günün tamamı sigara içmek ve batak oynamakla geçen, günde tek öğün yemek yenen kırıkkale öğrenci evlerinden birine uğramanızı tavsiye ederim

saatlerce spor yap, kilon çoksa zaten kaloriyi sporla rahat veriyorsun. 4 saat koşsan her gün, 30-40-50 km kadar. 4 bin kaloriden fazla verirsin. bol su ve mineral desteği al, kaloriyi de 1-2 bin arası tut. çok daha kısa sürede verirsin.

tutarları sallamış olabilirim ama yakındır.

Bence de 20 gunde 10 kilo vermek hayati mesele. Hayati tehlike sozkonusu yani. Kolunu falan keseceksen bilemem.

baya riskli diyetler vardı geçici bişeyse onları bi araştır. adını şu an hatırlayamadım ama çok kısa sürede 10 kilo ve üstü verdiren diyet duymuştum ama daha sonra 20-25 kilo alıyosunuz diyolardı.

hızlı kilo vermek çok sakat bi iş zaten. başka bi yol ara bence.

Bol bol sade kahve içecek, akşam yemek yemeyeceksin. Sabah bir muz + kahve, öğlen yemeğine kadar bir şey yemeden sadece kahve. Öğlen adam gibi ye, ekmek ve pilav yok. Akşama kadar sadece kahve.
Kahve anahtar burada, ben 2 ayda verdim 10 kg. Tabi 3 günde bir fast food tarzı ayılıklar yapmasam daha hızlı verirdim.

spor yapmiyorduysan spora basladigin ilk ay (eger yedigine ictigine dikkat edersen) vucuttan atacagin fazladan suyla beraber 8 kilo falan verebilirsin.

dengesiz beslenirsen,
sabah aksam kahve icersen(gereksiz ve asiri dozda uyarici almis oluyorsun)
gereginden fazla spor yapmaya kalkarsan kendini sakatlayabilirsin ya da sagligini bozabilirsin.

sonuc olarak quality>quantity seklinde yaklassaniz sagliginiz acisindan iyi olur.

haftada 1 kilo uygundur hocam, 1 ayda o kilo olmaz.
illa vericem diyorsan beyaz ekmek pilavı kes
akşam yemeğini vakitlice ve az ye
yatmadan 2 saat önce yemeği komple kes.

illa gönlüm rahat olsun diyorsan 1 hafta antibiyotik kullan, bağırsaklarındaki tüm bakterileri def edersin 3-4 kilo azalırsın ama değmez bence

sahil biraz riskli..
incesinden bir yağmurluk alıp öyle koşsan?

Koşmak zorunda mısın? Evde kardio yapmayı dene.

Şöyle bişey taksan olmaz mı, hem de plastik: dogubankdan.com akjshdajh

bi de sahili napıcaksın, hava çok soğuk :( okulun stadında filan koşsan?

Ne gerek var şemsiyeye ben yağmur varken Kasımpaşa - Taksim - Eminönü Yaptım yürüyerek dün. Yağmurun tadını çıkar.

Ayrıca Ocakta yağmayacakta ne zaman yapacak yahu:)

koşarken şemsiye zor olur. yapısı gereği içine rüzgar toplar, bir süre sonra kolunuz ağrımaya başlar.

yürüyüş için de geçerli.

yağmurluk alın.

atatürk köşkünü ziyaret edebilirsin. alışveriş yapacaksan forum trabzon'a gidebilirsin. merkezde trabzon simidi yersin. yöresel yemek tercih edeceksen; kuymak yersin, laz böreği yersin. eğer çaykara'ya yolun düşerse uzungöl'e, maçka'ya yolun düşerse de sümela manastırı'na uğrayabilirsin. şimdilik aklıma gelen bunlar.

Meydan'dan(merkez-çarşı) havaalanı dolmuşlarına binceksin. Beyaz transit dolmuşlara. Biletli değiller, nakit.

Kendine ait araban yoksa atatürk köşü, sümela, uzungöl gibi yerlere gitmek uzun sürebilir. Ama uzungöl'ü görmeni kesinlikle tavsiye ederim.

Avm gezme taraftarı değilim, istanbul'da uzvunu sallasan avmye değiyor zaten.
Muhlama bol bol yedim zaten, onun haricinde yemek yenecek bir mekan tavsiyesi arıyorum özellikle.
Atatürk köşkünü başkaları da tavsiye etmişti.
Merkezde olacağım, uzungöl falan uymaz.

Atatürk köşkü yalan oldu o zaman, trabzon'da bir şey yok mu yahu?

akçaabat köftesi yersin hiç olmazsa. oraya gidip de bu lezzeti tatmadan dönme.

Boztepe'ye çıkabilirsin. Orada çay neyim hüpürtedirsin.

Sahilde ganita var, orada takılabilirsin.

Ayasofya müzesine gidebilirsin.

Ya ben arhaviliyim, yılda 2 kez memlekete gelirim zaten. Akçaabat köfte geçen cumartesi yedim zaten. Hani trabzon'u bunca yıl hiç gezmedim, bir şey kaçırdım mı diye bakacaktım da pek bir şey kaçırmadım galiba.

Boztepe'ye çıkmak zor olmayacaksa mantıklı geldi.

merkezde yapabileceğin pek fazla bir şey yok. trabzon yeşilliği ile, yaylaları ile güzeldir.

Tamam sağ ol. Yeşil, yayla falan burada da var. Çarşı gibi yerleri yok mudur peki?

Tarihi Kemeraltı Çarşısı veya Bakırcılar Çarşısı'nı önerebilirim. Onun dışında alt geçitlerde de bu tür çarşılara rastlayabilirsin.

Meydana gidiyosun, orası çarşı zaten. Çakma istiklal caddesi olan uzun sokak, maraş caddesinde gezersin. Ordan atla dolmuşa boztepeye çık.

Türkan Şoray'ın Ölü Bir Deniz filminin sonlarına doğru güzel bir monoloğu var
www.dailymotion.com

Şurada 5:45'te başlıyor.

İkincisi Hiçbir Gece filminde, Hülya Koçyiğit'in monoloğu beni etkilemiştir
www.zapkolik.com
25.saniyede başlıyor

Üçüncüsü ki kişisel film tarihimde favorilerimden biridir, yine Hiçbir Gece filminde İsmet Ay'ın muhteşem monoloğu
www.zapkolik.com
4:05'te başlıyor.

çok teşekkür ederim, gerçekten faydalı oldu.